30 Ağustos 2013 Cuma

HANGİ KAPI VAR?

  Kabenin kapısı

   Münacaat
"El-aman, el-aman! Ya Rahmân! Yâ Hannân! Yâ Mennân! Yâ Deyyân! Beni çirkin günahlarımın arkadaşlıklarından kurtar! Yerimi genişlettir! İlâhî, Senin rahmetin melceimdir ve Rahmeten li'l-Âlemîn olan Habibin, Senin rahmetine yetişmek için vesilemdir. Senden şekvâ değil, belki nefsimi ve halimi Sana şekvâ ediyorum. 

"Ey Hâlık-ı Kerîmim ve ey Rabb-i Rahîmim! Senin Turgut ismindeki mahlûkun ve masnuun ve abdin, hem âsi, hem âciz, hem gafil, hem cahil, hem alîl, hem zelîl, hem müsi', hem müsin, hem şakî, hem seyyidinden kaçmış bir köle olduğu halde, kırk sene sonra nedamet edip Senin dergâhına avdet etmek istiyor. Senin rahmetine iltica ediyor. Hadsiz günah ve hatîatlarını itiraf ediyor. Evham ve türlü türlü illetlerle müptelâ olmuş, Sana tazarru ve niyaz eder. Eğer kemâl-i rahmetinle onu kabul etsen, mağfiret edip rahmet etsen, zaten o Senin şânındır. Çünkü Erhamürrâhimînsin. Eğer kabul etmezsen, Senin kapından başka hangi kapıya gideyim? Hangi kapı var? Senden başka Rab yok ki dergâhına gidilsin. Senden başka hak mâbud yoktur ki ona iltica edilsin." 
Âmin!
Lemalar | Yirmi Birinci Lem'a | 170



TÜRKİY'EDE AMBULANS GERÇEĞİ




Ambulans sireni duyan herhangi bir insan ne hisseder? Neler yapar? Ne yapmalı? 

Aklınızdan geçenleri biliyorum ama gerçekler öyle değil maalesef. 

ESCORT
İstanbul trafiğinde bir siren duyulduğunda önce aynaya bakılır. Polis ise yol verilir, kemer takmayı unutmuş isek hemen seyir halinde iken bile hemen takılır ve uslu uslu yola devam edilir. Eğer ambulans ise işte tıkanan trafiğin çaresi geldi diye derhal ambulansın peşine düşülür. Zavallı ambulans yolu mu açsın, peşinden koşturan mahallenin çocukları gibi magandalardan mı kendini korusun? Zira ambulans hızlı giderken arka tamponda fırsatçı bir otomobil demek her an ciddi bir trafik kazası ve hayati tehlike demek. Bazısı da hasta yakınıymış edasıyla dörtlüleri yakıyor. Hasta yakını da olsa ambulansı escort olarak kullanamaz. Lütfen Ambulanların peşinden koşturmaktan vazgeçin. Ambulans escort değil, bir Cankurtaran'dır. Sen trafikte beklemeye devam et!



BOŞ AMBULANS
Siz hiç bir ambulansın yaralı almaya giderken dolu gittiğini duydunuz mu? Telsizden anons gelir ve ambulans yaralı almaya veya hastaya müdahale etmeye boş olarak gider. Önde şoför, doktor ve paramedic oturur. (Ambulansta doktor olması şart değildir, paramedic yeterlidir)
Şimdi yıllardır anlamadığım şey, ambulans boş ise bu insanlar niye kızar? Neden ambulans boş ise yol verilmek istenmez? Zannedersem çok TV seyretmekten dolayı bazı insanların beyninlerinin bir tarafı atrofiye uğramış ve çalışmıyor. Siren çalıyor ama bu ambulans kesin boştur diye yol vermek istemeyen insanlar oldukça fazla. Tamam ambulans yaralıyı bırakmış ve boş olarak istasyona dönüyor olabilir ama bir an önce istasyona dönmesi lazım. Bu durumda zaten siren çalınmıyor sadece yol verilmesi için kısa ikaz kornaları çalınıyor. Be kardeşim ona da yol versen ölür müsün? Belki de ölürsün? Eğer kalp krizi geçirirsen ve senin bölgendeki ambulans zamanında istasyona varamadıysa, sana zamanında müdahale edilemediği için ölebilirsin, evet. Bir ambulans boş veya dolu farketmez, asla yolda durmamalı ve mutlaka önü açılmalıdır. Çünkü ya acil hastaya gidiyordur (boş) ya yaralı taşıyordur (dolu) ya da istasyona dönüyordur (boş). Yol ver kardeşim, bir gün sana da lazım olacak. Bana kalkıp da yıllar önce gazetede çıkmış bir iki haberden bahsetme. Neymiş bir müdürü toplantıya yetiştirmek için ambulansı kullanmışlar da bilmem ne? Milyonda bir olan bir ihtimale takılıp asıl vazifenizi unutmayın. Kaldı ki ambulans denetimleri düzenli olarak yapılıyor ve böyle bir şey artık imkansız. Bir anons yapıldığında Ankara dahil her yerden hasta takip ediliyor artık.



GEÇ GELEN AMBULANS
Bir ambulans neden geç kalır? Kasten geç kalma lüksü var mıdır? Var sayalım kasten geç kaldı, cezasını kim ne zaman vermelidir? Deminden beri saydığım o kadar neden var ki ambulansın geç kalması için. Ben ambulans doktorluğu yaptım. Ambulans nöbetçisi tüm personel diken üstündedir ve her an anonsları ve telefonları takip etmektedir. Anons geldiği an kaç dakika içinde yola çıkmış, kaç dakikada varmış, trafikte ne kadar oyalanmış hepsi kaydediliyor. Hepsi didik didik takip ediliyor. Mesela kasten geç kaldığına inanan biri var ise yasal yola başvurabilir ama gelen personelin moral ve motivasyonu bozacak tarzda onlara laf atamaz, darp uygulayamaz. Elleri kırılsın bunu yapanların. O korku ile ne doktor ne paramedic işini doğru yapamaz, hasta ile ciddi ilgilenemez. Gözünün üstüne yumruk yiyen bir doktor can havli ile o hastaya gereken özeni gösteremez. Yeminli ve vicdanlı olduğu için mor gözüyle de insan hayatını kurtarmaya çalışır ve o halde hastaya müdahale eder ama kırılan kalbini nasıl tedavi edebilirsiniz? Bu iş yapışmaz arkadaş diye bırakmanın yollarını arar ve başa branşa yönelir. Ben 1.5 yıl dayanabildim.
Yapmayın, etmeyin. Ambulans geç geliyorsa yine sebep sensin. Yol vermedin, peşine düştün hatta önünü kestin. Bir gün bir minibüs önümüzü kesti. Kalp krizi geçiren bir hastaya gitmek için acele ediyorduk. O yüzden bize yol vermeyen minibüse bari çabuk geç diye el işareti yaptık. Adam durdu, yolumuzu kesti ve bizi dövmeye geldi. Ben kavgadan anlamam ama şoförümüz Zahir onu oracıkta paket edebilecek kabiliyette biriydi. Ama biz yeminli bir meslek grubuyuz ve aklımız hastamızdaydı. O yüzden özür diledik ve kardeşim yolu aç diye yalvardık. Hala "Bana el kol hareketi yapmayın lan" diye diye yavaş yavaş gitti ve yolu açtı. Zahir bana "hocam niye kapıyı suratına çarpmadın?" dediyse de biz sabrettik ve hastamıza geç de olsa yetiştik. Allah'tan orada da "Niye geç kaldınız lan?" diye kafamızı yarmaya kalkmadılar. Bizim şansımız varmış ama bazıları o kadar şanslı değil. Hiç bir doktor hastaya geç gitmek istemez! Akıllı olun!



AMBULANSTA DOKTOR YOK
Artık şunu herkes bilsin. Dünyanın hiç bir yerinde ambulansta doktor olmaz. Çok nadir durumlarda nakil esnasında doktor gerekebilir. Bunun dışında her ambulansta ATT veya Paramedic dediğimiz sağlık teknikerleri bulunur. Bunlar her türlü müdahale yetkisine sahip donanımlı personellerdir. Onların görevi ilk müdahaleyi yapıp derhal hastayı bir acil servise ulaştırmaktır. Doktor hastanede müdahale eder. Ancak ülkemizde paramedic yeterli sayıda olmadığı için bir süre doktorlar ambulanslarda çalıştı. Ama artık bizde de ambulanslarda doktor eskisi kadar yok. Yani ambulansta doktor olmaması çok normal. Ey gazeteciler bu konunun artık haber değeri kalmamıştır. 



AMBULANS SİRENİ DUYUNCA!
Öncelikle aracımızı yavaşlatmalı ve ambulansa yol vermeliyiz. İnsan hayatı için saniyelerin önemli olduğunu bilmeli ve öyle davranmalıyız. Ambulans ister dolu ister boş olsun ona mutlaka yol vermeliyiz. Ambulansı zor durumda bırakmamalıyız. Eğer gecikmiş ise şoförünü, doktorunu ve hemşiresini dönmemeliyiz. Dövdükten sonra da hastamıza niye bakmıyorsun diye bir daha dövmeye kalkmamalıyız. Ambulansın geçiş üstünlüğü var diye onu kıskanmamalıyız. Ambulans boş ise yol vermeyelim doluysa yol verelim dememeliyiz. Ambulansın geç kalma nedeninin trafikteki bu magandalar olduğunu unutmamalıyız. Ambulans şoförü ile yarış yapmamalıyız. Tıkanan trafiği açmaya yarayan bir escort zannetmemeliyiz. Lütfen bunları artık öğrenin ve çocuklarınıza öğretin.



HEKİME ŞİDDET!
Ben hekime şiddet uygulayanların doğrudan zeka özürlü olduklarını düşünüyorum. Psikopat bile olsa insan hayatını kurtarmaya çalışan bir meslek grubuna el kaldırmayı aklından bile geçirmez. Hekime el kaldırıyorsa kesin zekada bir sorun var. Zira darp ettiğin o doktordan biraz sonra şifa dileyeceksiniz. Hayatımı kurtar, çocuğumu kurtar, tedavi et diyeceksiniz. 

Hekime şiddet ile ilgili çok katı yasa çıkması lazım. Hekime ve sağlıkçılara el kaldıran en ağır şekilde cezalandırılması lazım.

Avrupa ülkelerinden birinde (sanırım Belçika olacaktı) ambulansı arayan bir Türk "Ambulans geç gelirse sizi gebertirim" deyince ne yaptılar? Önce polisi yolladılar ve tüm ev halkını tutukladılar. Doktorun ve sağlık personelinin hayatını garantiye aldıktan sonra hastaya müdahale edebildiler. Hasta ise çoktan ölmüştü! Allah rahmet eylesin ama sen doktoru ölümle tehdit edersen olacağı budur! Sorumluluk tamamen sana aittir. Burada yasa devreye girmiştir.

Ülkemizde zaten doktor açığı var. Zaten stresli bir meslek. Zaten oldukça tartışmalı bir politika süreci yaşanıyor. Hekimlik kadar kıymetli bir meslek var mı? Tüm çilesine ve tüm zorluğuna rağmen hala en çok tercih edilen meslek grubu. Ülkenin en başarılı çocukları doktor oluyor hala. Yapmayın, etmeyin. Lütfen doktora saygı gösterin. Doktora saygı, hayata ve kendine saygıdır...

28 Ağustos 2013 Çarşamba

HAYAT ÜNİVERSİTESİ


Meslekteşim ve dostum İBB İSEM müdür yardımcısı Dr.Nurullah Yücel, kurumlarında çalışan 35 yöneticisini bir çok yönetici ile buluşturup hayat dersi almalarını sağlıyor.


Aslında mezuniyet sonrası her vatandaşın alması gereken bu eğitimleri verecek bir kurum olmadığını farkeden yöneticiler, çeşitli yöntemlerle yönetici ve çalışanlarını motive etmeye ve onları yaptıkları işte başarılı olmaya yönelik pratik yöntemler arıyorlar.


Dr. Nurullah Yücel de İstanbul çapındaki bir çok yönetici ile yapmış olduğu bu fıtri sohbetlerle, yöneticilerin tecrübelerinden yararlanıyor ve bir çok yanlış uygulamanın önüne geçip daha başarılı bir yönetim ve ekip çalışması oluşturmaya çalışmaktadır. 

Ben de bilgi, deneyim ve tecrübelerimi paylaştım. Yaşadığım hadiseleri ve karşılaştığım zorlukları ve çözüm yollarını tüm açıklığıyla örneklerle paylaşmaya çalıştım. İBB İSEM Müdürü sayın Bekir KÖKSAL da bizzat katılarak toplantımızı onurlandırmışlardır.

Drama Köprüsü-İskeçe/Yunanistan



Köprü duruyordu ama ne gidiş ne de geliş yolu kalmamıştı. Gerçekten de dar bir köprüydü. Kimbilir üzerinden kimler geldi, kimler geçti...

Bahçe Saray/KIRIM



Osmanlı ordusunun en iyi atlarının yetiştirildiği çiftlik. Kampüs o kadar güzeldi ki, çıkmak istemedik...

23 Ağustos 2013 Cuma

AŞI KARTI

2 yıldır 10'dan fazla yurtdışı çıkışı yapmış birisi bu sene de hacca gitmek için hazırlanıyorum. Fakire islamın şartı 3 iken, durumu müsait olana hacc da farz malum. Bir veya iki yıllık sigara parasıyla hacca gidilebildiğine göre gitmek sorun değil ama kurada çıkmazsa çatlasan gidemiyorsun. Tam 7 yıl bekledim ve bu sene kurada çıktı çok şükür. Şimdi konu komşuya borçlarımı da ödeyip helalleştikten sonra kısmetse vazifemizi yapıp geleceğiz inşallah. Hususi dua isteyenler olacak, zemzem, hurma derken... Allah herkese nasip etsin inşallah. Daha önce çoluk çocuk umreye gittim ama hacc tecrubesini hiç yaşamadım.

Yurtdışına gider iken yükümlü olduğumuz konulardan birisi de aşı yaptırmak. Afrika'ya giderken sarı humma, polio (çocuk felci) ve tifo aşısı olduk. Suudi Arabistan'a giderken de menenjit aşısı olmak gerekiyor. 

Bugün Tuzla Toplum Sağlığı Merkezinde aşı oldum. Artık uluslarası aşı kartım var :))

Dualarınızı bekliyorum.




İNSANLIK MEKTEBİ

SAKIN NÖBET GEÇİRMEYİN!
Bugün Cuma hutbesi esnasında "Doktor Yok mu?" diye bir ses duyunca camide sara nöbeti geçiren bir hastaya koştum ve müdahale etmeye çalıştım. (İkinci defa geçiriyormuş, iş arkadaşlarından anamnez aldım. Sonra da ne yapmaları gerektiğini anlatabildim) İlk müdahale hırçın ve yardımsever gruba doktor olduğuma inandırmak, ikinci müdahale gereksiz kalabalığı dağıtmak, üçüncü müdahale hastaya saldıran cühelayı bertaraf etmeye çalışmak.... En son elinde soğan ile dolaşan bir vatandaş "soğan koklatın" diye hastanın üzerine atladı. Dedim ki "Ben doktorum, gerekli müdahale yapıldı, uygun pozisyon verildi ve nöbeti de geçti, uykuya daldı..." İkna etmek ne mümkün? "İyi ama sara nöbeti geçirene soğan koklatılır" dedi. Şimdi soğan diazem mi yoksa fenobarbital yerine mi veriliyor bilmiyorum ama siz siz olun kalabalık bir yerde bayılmayın veya nöbet geçirmeyin...! (Not: Ben sağlık memuruyum diyen adam halkaya bile giremedi. Ancak kenardan kedi gibi bakabildi)

20 Ağustos 2013 Salı

GÜNEŞLE VENÜSÜN DANSI



Bu manzarayı bir daha 2117'de görebilecekmişiz. Ben 150 yaşımda olacağım. İşte Güneş ve Venüs'ün dansı. Bakalım ve maşallah diyelim. İbret alalım. Odunu insan bedeni olan Cehennemden O'na (c.c) sığınalım. Dünyada numuneleri olan asıl ve daimi nimetleriyle dolu olan Cennet'i ve Cemalini görmeyi isteyelim. Güzelliklerden istifade edip, zorluklarda O'na sığınalım. O'ndan yardım ve sabır isteyelim. Kula değil Allah'a kul olalım. Onun rızasını kazanmaya çalışalım. O razı olduktan sonra dünya bana küsse umurumda değil. Bize dehşetli görünen vakaların perde arkası ve hikmetlerini düşünüp, Erzurum'lu ibrahim hakkı gibi: "Görelim mevlam neyler, neylerse güzel eyler" diyelim...

18 Ağustos 2013 Pazar

ÖZÜRLERİ KABAHATLERİNDEN BÜYÜK...!


ŞU BAHANELERE BAKIN! ZIKKIM İÇİN!



Şimdi bu insanlar kanaat önderi, sanatçı, tiyatrocu, sinemacı... Bizim çocukların idolleri... Bunları izleyerek bir şeyler öğreniyor ve bunlardan hayatı öğreniyorlar... Vay anasını sayın seyirciler....

Gözaltına alınanlar arasında ünlü isimlerin de olduğu son narkotik operasyonunda, ağır çalışma temposuyla gündemde olan dizi filmlerin setleri de kayıtlara geçti. Radikal Gazetesi'nin haberine göre, uyuşturucu kullanmak ve temin etmekten gözaltına alınan birçok ünlü ismin, “Dizi çekimlerinin ağır çalışma temposundan dolayı içiyoruz” dediği öne sürüldü.

Radikal'in haberine göre; İstanbul Narkotik Şube polisi, geçen hafta bir yıllık teknik ve fiziki takibin ardından ‘torbacı’ denilen sokak satıcılarına yönelik bir operasyon düzenledi. Torbacıların arasında Yeşilçam’ın emektar oyuncularından Eray Özbal’ın da bulunduğu ve Cihangir’deki evinin teras katını uyuşturucu serasına çevirdiği iddia edildi. Torbacılardan ‘mal’ alan ve takiplere takılan birçok ünlü ismin de aralarında bulunduğu 60 kişi hakkında gözaltı kararı alındı. 15 kişi tutuklanırken diğer isimler savcılık tarafından veya adli kontrolle serbest bırakıldı.

İki kişi daha serbest
Operasyonda isimleri geçenlerden oyuncu Rıza Kocaoğlu ve yönetmen Uluç Bayraktar da İtalya dönüşü havaalanında gözaltına alınarak savcılığa sevk edildi. Kocaoğlu ve Bayraktar sabah Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne götürüldü. Bayraktar savcılık sorgusunun ardından serbest kaldı. Kocaoğlu ise adli kontrol talebiyle sevk edildiği mahkemede 50 bin lira kefaletle serbest bırakıldı.

Operasyon kapsamında sadece Berrak Tüzünataç’ın yurtdışında olduğu için hakkında hiçbir işlem yapılamadığı ve Türkiye’ye dönmesinin beklendiği öğrenildi.

‘Her ünlü Vatan’ı tadacak’
Gözaltına alınanlardan Murat Yıldırım, Koray Candemir ve Burçin Terzioğlu verdikleri ifadelerde hiçbir şekilde kullanmadıklarını belirtti. Diğer bazı isimler “Yurtdışında, Amsterdam’da kullandık” şeklinde bilgi verdi. Birçok ünlü ismin “Dizi setlerinin ağır çalışma koşullarından dolayı bu günlerde kullanıyoruz. Bunlarla ayakta kalıyoruz” dediği öğrenildi. Bu arada ünlü isimlerin nezarethanede İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nü kastederek “Her ünlü bir gün Vatan’ı tadacaktır” diye espri yaptığı da belirtildi.


Radikal’e bilgi veren üst düzey bir emniyet yetkilisi, ünlülerle konuştuklarında en dikkat çekici noktanın aynı set ortamında bulunan insanların beraber uyuşturucu kullanması olduğunu söyledi. Aynı yetkili basında çıkan “Ünlüler teşhir ediliyor” haberlerine tepki göstererek “Herkes aynı kapıdan girip aynı nezarethanede kalıyor. Kimseye imtiyaz yok” dedi.


Kaynak: http://www.son.tv/gundem/unlulerin-carpici-iciyoruz-ifadeleri/haber-200099?ref=ankara

SARI ÖKÜZ HİKAYESİ

Otlakların birinde bir öküz sürüsü yaşarmış. Çevredeki aslan sürüsünün de gözü öküzlerdeymiş.

Ancak, öküzler saldırı anında bir araya geldiği zaman, aslanların yapacak bir şeyi kalmazmış. Bu yüzden küçük hayvanlarla beslenmek zorunda kalan aslanlar, iyi beslenememeye başlayınca bir çare düşünmüşler. Topal aslan yanına bir iki aslanı da alarak, beyaz bayrak çekmiş ve öküz sürüsüne yanaşmış.

"SUÇ HEP O SARI ÖKÜZ''DE..."
Öküzlerin lideri Boz Öküz ve yanındakilere tatlı dille konuşmaya başlamış: "Saygıdeğer öküz efendiler. Bugün buraya sizden özür dilemeye geldik. Biliyorum bugüne kadar sizlere zarar verdik. Ama inanın ki, bunların hiçbirini isteyerek yapmadık. Bütün suç hep o Sarı Öküz''de. Onun rengi sizinkilerden farklı ve bizim de gözümüzü kamaştırıyor, aklımızı başımızdan alıyor. Biz de barışseverliğimizi unutuyor ve saldırganlaşıyoruz. Sizle bir sorunumuz yok. Verin onu bize, siz kurtulun, yine barış içinde yaşayalım."
Boz Öküz ve heyeti bu sözler üzerine aralarında tartışmış ve teklifi haklı bularak, Sarı Öküz''ü vermişler aslanlara. Bir tek Benekli Öküz karşı çıkmış ama kimseye derdini anlatamamış.

"AFERİN SİZİ KUTLARIZ!"
Bir süre sonra aslanlar yine aynı yöntemle gelip, bu kez Uzun Kuyruk''u istemişler: "Gördünüz mü ne kadar barış severiz. Sizi de kararınızdan dolayı kutlarız. Ancak, şu sizin Uzun Kuyruk var ya, kuyruğunu salladıkça nereden baksak görünüyor ve aklımızı başımızdan alıyor. Size saldırmamak için kendimizi zor tutuyoruz. Oysa sizler normal kuyruklusunuz. Verin onu bize, bu konuyu kapatıp, barış içinde yaşamaya devam edelim."
Boz Öküz ve heyeti, Uzun Kuyruk''u teslim etmiş, yine Benekli Öküz karşı çıkmış. Uzun Kuyruk, aslanların pençesi altında can vermiş.

"NEREDE KAYBETTİK BİZ BU SAVAŞI?"
Bu olay sürekli tekrarlanmış, her seferinde farklı bahanelerle. Sonunda öküzler zayıflamış, aslanlar küstahlaşmış. Artık, hiçbir bahane ileri sürmeden, doğrudan müdahale ederek, "Verin bize şunu, yoksa karışmayız" demeye başlamışlar.
Birer birer aslanların pençesinde can verirken, Boz Öküz ve birkaç öküz kalmış geride. İçlerinden biri liderlerine, "Ne oldu bize, nerede kaybettik biz bu savaşı? Oysa, vaktiyle ne kadar güçlüydük" diye sormuş.
Boz Öküz, Benekli Öküz''ün sözlerini hatırlayarak, gözleri nemli "Biz" demiş, "Sarı Öküz''ü verdiğimiz gün kaybettik bu savaşı.."




NE YEDİNİZ?

      Bülbül dut yediği zaman niye susar bilmiyorum, ancak, Mısır'da insanlar hatta insanlık katledilirken 4 ağaç için memleketi savaş alanına çeviren insanlar(!) ne içti veya ne yediler acaba? Meşe palamudu mu?

Dünya görüşün ne olursa olsun, inancının da önemi yok, hangi partiyi tuttuğunuz hiç umurumda değil. Bir ülkede insanlar kıtıtr kıtıtr doğranıyor, masum insanlar kurşuna diziliyor. Yürüyüş yapmayın, slogan atmayın, tamam hadi sesinizi de çıkarmayın. Ama bari bir twit atın ya da facebook'dan bir şeyler paylaşın. Hadi ondan da vazgeçtim, bari paylaşılan bir mesajı beğenin.

Mısır'da insanlar değil sadece ölen. İnsanlık da katlediliyor ve dost düşman da belli oluyor günden güne.... Dr.Turgut Özcan


1 GÜNLÜK DÜNYA İÇİN


Aslında insan ömrü 3 gün. Dün, bugün ve yarın. Dün elimizden çıktı, yarına ulaşacağımız ise meçhul, kaldı elimizde bugün. Üstad Necip Fazıl'ın "Bu hayatı fazla ciddiye almayın, nasıl olsa hiç biriniz sağ çıkamayacaksınız" diye uyardığı 1 günlük dünya için nedir bu hırs? Nedir bu vahşet? Nedir bu kin? Anlayamıyorum. Baştakileri de tabandakileri de anlayamıyorum. Bazen kendi kendime tartışıyorum ama bir türlü anlam veremiyorum olanlara:

-Aslında kelebek kadar ömrü olan şu insanlar özgür yaşasa ne kaybedersiniz? Bırakın yahu özgür kalsın insanlar. Bırakın demokrasi gelsin, insanlar kendi yöneticilerini kendileri seçsinler diyorum. Buna da tahammül yok...! 

-Seçim olmaz!
-Niye?
-Biz istemiyoruz?
-Siz kimsiniz? Biz azınlığız ama daha akıllı ve haklıyız. Bu çoğunluk aptal. Üstelik güç bizde, silah bizde. Vururuz, kırarız, yakarız, öldürürüz, işkence yaparız ve iktidarı elde tutarız.
-Ama masum halkı katlediyorsunuz?
-Kuruyla yaş da yanar. Gözlerini korkutmak ve gücümüzü ispatlamak için 3-5 bin kişi ölse bişey olmaz. Yakında pes ederler.
-Bir daha seçim yapın, halk kimi seçerse o gelsin.
-Olmaz, onlar bizim istemediklerinizi seçebilirler.
-Eee ne yapmak lazım? Daha kaç kişi ölecek?
-İhtilal, darbe, katliam ne dersen de. Bunlara fırsat vermemek ve yok etmek lazım. Kaç kişinin öldüğünün önemi yok.
-Ama ölen kendi halkınız, kendi din kardeşiniz?
-Olabilir, benim iktidarım, menfaatim ve itibarım daha önemli. Bir de o kadar destek alıyoruz, ayıp olur şeyhlerime.
-Allah sizi ıslah etsin, ıslah olmayacak iseniz kahretsin...! Hata eder de yanlışlıkla ben de gidersem diye çok korktuğum Cehennemin varlığı bana öyle bir teselli verdi ve mutlak Adil olan Allah'ın varlığı beni öyle sevindirdi ki, sizin bu zulmünüz bizi asla yıldıramayacak, hatta uykudan uyandırdı. İnşallah komadaki bir çok insan da uyanır veya ayılır..!   
Turgut Özcan